Sosyal Medya

Makale

“Ahretlik bohçayı” hazır ediver gari

 

Mehmet usta çıraklarına kumaş kesmeyi öğretirken

Gülsüm nine içeriye girer ve der ki;

—Geçende de geldim yoÄŸudun…

—Åžu benim “Ahretlik bohçayı” hazır ediver gari…

—Alem de gidem ben…

—Dur bire Gülsüm ana erken daha naaptın sen

—Vaktidir gari Mehmet usta

—Gözüm görürken elim tutarken…

—Alem de gidem de rahat edem…

—Hay Allah bre Gülsüm ana

Gülsüm nene karşıdakileri üzdüğünü görünce ölüm üzerinden bir metafor yapar

—Hade hazır ediver sen benim bohçayı…

—Kocaya kaçıyom ben senin anlayaceÄŸin…

—Ey bakalım otur sen

—Çay mı söyleyeyim kahve mi?

—Çay söyle kahve çarpıntı yapıyor.

 

Sonra beyaz renkli bir top kefen kumaşı masaya atılır

Besmele çekilerek tahta metreyle ölçülmeye baÅŸlar…

 

O sırada Gülsüm nene gözlerini oradan kaçırarak uzaklara dalar gider…

 

 

Kefen dokuz metre olana kadar tahta metreyle ölçülür.

Kesmek için makası uzatan acemi çırak uyarılır

— Makassız bu sefer… Bak ta bak…

Mehmet usta bezi ağzıyla yırtıp eliyle ayırırken çırağa diğer ders verilir

— Kefeni makas kesmez elinle yapacaksın…

Sarılı kefenin üzerine kokulu sabunlar konurken…

— “Bu yıkanınca güzel koksun diye konur” diye ders devam eder…

— “Bu pamuÄŸu napıyorlar biliyon mu?” lafı Fatiha okuyan ustanın sesiyle bastırılır.

Sonra bir bez torbadan bir avuç lavanta çıkarılıp tezgâha konur…

Çıraklar ise o sırada masanın üzerine eski bir koli getirmektedirler…

Hazırlanan “Ahret bohçası” koliye bir gelinin çeyizi sandığı ciddiyetinde dizilir…

Gülsüm nene çayını içerken Mehmet usta ona bir çiçekli pazen kesivermiştir.

Mehmet usta bir elinde koli bir elinde çiçekli pazenle gelir ve yanına oturur

—Evet, buyur Gülsüm ana iÅŸte emanetin…

Gülsüm nene gülümseyerek koliye dokunur ve sorar

—Bu mu ÅŸimdi?

 

 

O sırada kolinin üzerine Mehmet usta çiçekli pazendi koyar

—Bunu da al bak bu çok güzel allı güllü yeni geldi

—Ä°lk evvel bundan kendine bir ÅŸalvar yapıver

— “Te üstünde paralanana kadar giy bunu” der ve koliyi göstererek

— “En sonda bunu”… Diyerek üzülerek koliyi iÅŸaret eder

— Allah geçinden versin…

 

Gülsüm nene sevinerek çayını bırakıp o eskimiş para çantasına davranır.

—SaÄŸol kaç para etti?

—Almıyoz bundan para be Gülsüm ana… Unuttun zaar…

—Almeyonuz mu?

—Yok, adet böyle…

— “Ä°yi madem” diyen Gülsüm nene aÄŸlamaklı dua eder ve telaÅŸla kalkar

— “Allah sana ve torunlarına uzun ömür versin”…

 

Sonra oradan “Ahret bohçası” elinde çook uzaklara doÄŸru gider ve ufukta kaybolur…

 

 

Dostlar bizimde ninelerimiz dedelerimiz Ahret bohçalarıyla alıp başını gittiler

Åžu sıralarda anne ve babalarımız da onların ardı sıra gidip duruyor…

Onların arkasından böyle baka kalmadan onları koruyup kollayın…

Koklayın, sevin, gönlünü alın, kıymetleyin… “Öf” bile demeyin

Ä°yi ki varsın… Allah başımızdan eksik etmesin… Diye dualar edin.

Onlara evlerinizde ve gönüllerinizde yer açın…

 

Bir taraftan da sizin bu gezegende kalıcı olduÄŸunuzu zannettirenlerle mesafeli olun…

Dünyanın bir ağaç altında gölgelenmek kadar olduğunu unutturanlarla mesafeyi koruyun.

 

Ne yazık ki Gülsüm ninenin zamanının gelenekleri yok artık…

Bize üzülerek Ahret bohçası hazırlayıp dua alacak esnaflar da yok…

Hele bu dünya meÅŸgalesinin sonunun olduÄŸunu bize hatırlatan bohçalarsa hiç yok…

Kabristanlar ise ÅŸehrimizin dışında tefekkürümüzden çok uzaklara saklanmış…

 

Ä°ktidar sahibi dostlar…

Mal mülk sahibi dostlar…

BaÅŸarıları dünyayı sarmış iÅŸ adamı dostlar…

Yüksek duvarlar içinde depreme dayanıklı kalıcı(!) konutlara sığınan dostlar…

Sadece kendi çapındaki kiÅŸilerin dışındakilerle muhabbeti kesen dostlar…

GeÄŸirinceye kadar yenilen sofralarında misafir bulundurmayı unutan dostlar…

Asgari ücretle eleman çalıştırıp zekâtıyla övünen dostlar…

Ä°slami mücadeleyi ve tebliÄŸi bir kenara bırakıp “Demokrasi havarisi” kesilen dostlar…

Bir an o ciddi(!) meÅŸgalelerinizi bırakıp… Kuran’a kulak verin;

 

Gökyüzü parçalanıp yarıldığında ve Yıldızlar dağılıp savrulduÄŸunda, Denizler birbirine kaynayıp karıştığında ve kabirler alt üst olduÄŸunda, her insan, (sonunda) ilerisi için ne hazırladığını ve (bu dünyada geride) ne bıraktığını anlayacaktır. Ey insan! Nedir seni lütuf sahibi Rabbinden uzaklaÅŸtıran”(Ä°nfitar / 1–6)

 

Not: Bu diyaloglar ve resimler Dedemin İnsanları filminden alıntıdır.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.